Türk Kızılayı Genel merkezinde ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde Kızılay haftası çeşitli etkinliklerle Türk Kızılayı’nın kuruluş amacı ve uyguladığı insani yardım tedbirleri kutlanacak, öğrencilere, gençlere ve halka anlatılacak. Kızılay haftasının amacı Türk Kızılayı ve faaliyetleri hakkında farkındalık yaratmaktır.
Kızılay Haftası Nasıl Kutlanır?
Türk Kızılayı, 29 Ekim- Kasım tarihleri arasında Türkiye’de kutlanan Kızılay Haftası’nda çeşitli etkinlikler düzenleyerek toplumsal farkındalığı artırmaya çalışırken, Türk Kızılayı da ihtiyaç sahiplerine barınma, barınma, beslenme ve sağlık imkânlarını sağlamaya devam eder.
Kızılay çatısı altında özellikle okullarda çeşitli etkinlikler düzenleyerek çocuklara dayanışmanın önemini anlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılayı genel merkezi ve Türkiye’deki tüm şubeleri tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanan bu hafta öğrencilere, gençlere Türk Kızılayı’nın kuruluş amacı ve insani yardım sağlanması anlatılacak. Kitle Türk Kızılayı ve faaliyetleri hakkında farkındalık yaratılır. Kızılay Haftası kutlamaları kapsamında Türkiye genelinde okullarda gençleri bu faaliyet alanlarıyla ilgili çalışmalar ve ilkeler ile şiir, kompozisyon vb. konularda bilgilendirmek amacıyla sunumlar düzenlenmektedir.
Kızılay’ın Kuruluşu
Birinci Cenevre Sözleşmesi‘nin 22 Ağustos 1865’te Cenevre’de 12 hükümetin katıldığı uluslararası bir toplantıda imzalanması, Uluslararası Kızılhaç Teşkilatı’nın kurulmasının yolunu açtı. Osmanlı hükümeti bu antlaşmayı 5 Temmuz 1865’te onayladı. Yine de derneğin konumu ilk 10 yıl boyunca belirsizdi.
Kuruluş sürecinin başında bu cemiyetin bir işe yaramadığı düşünülse de 1867 yılında Mekteb-i Tıbbiye hocası Dr. Abdullah Bey delege olarak Paris’te düzenlenen Birinci Kızıl Haç Kongresi’ne gönderildi. . Kongre’de Uluslararası Tıbbi Yardım Komitesi’ne Türkiye’yi temsilen seçilen Abdullah Bey, Uluslararası Tıbbi Yardım Komitesi’nin başkanlığından Osmanlı Devleti’nde yaralılara yardım derneği kurmak üzere yetki aldı.
Kongresi’nden sonra Abdullah Bey birkaç girişimde bulundu ancak cemiyetin sembolünün haç olması belirsizliğe neden oldu. Daha sonrasında Abdullah Bey, Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın yardımını almayı başardı. Kırımlı Dr. Aziz Bey’in katkılarıyla Medrese Nazırı Marko Paşa’nın önderliğinde Mecruhin ve Marza-yı Askeriyeye Yardım ve Yardımlaşma Cemiyeti kurulmuştur. Kurulan cemiyette rozet bulunmaz, bu tarih 11 Haziran 1868’de kurulan cemiyetle birlikte Kızılay’ın kuruluş tarihi olarak alınır.
Kulübü geçici bir hükümet kurar. Ayrıca, kulüp başkanı Marko Paşa ve genel sekreter olarak Abdullah Bey ile kuralları hazırlamak için bir komite kurdu. Bir tüzük taslağı hazırlandı ve inceleme ve onay için kurula sunuldu. Ne yazık ki askeri makamlar bunu askeri işlere sivil müdahale olarak gördüler ve kural benimsenmedi. Genel Sekreter Abdullah Bey’in 1876 Yılında ölümü üzerine dernek faaliyetlerini durdurmuştur.
1876’da Sırbistan-Karadağ ile Osmanlı devleti arasında yapılan çalışmalar, Türkiye’de bir Kızılhaç Asker Yardım Cemiyeti kurulması gereğini ortaya çıkardı.
Çatışmalarda Osmanlı askerleri çaresiz kalırken, Slav askerleri “Salib-i Ahmer (Kızıl Haç) Cemiyeti”nden yardım aldı. Kızıl Haç grupları, Cenevre Sözleşmesi’ni imzalamayan veya imzalayıp taleplerini yerine getirmeyen hükümetlerin askerlerine yardım edilemeyeceğine dair bir kural olduğu için Osmanlı’ya yardım edemedi.
Avrupa’daki Salib-i Ahmer cemiyetlerinin yetkilileri, yardımlardan Osmanlı Devleti’nin de yararlanabileceğini, İstanbul’da bir merkez kurmaları ve Cenevre merkezi aracılığıyla diğer ülkeleri bilgilendirmeleri gerektiğini taraflara hatırlattı. Bu gelişmeyle birlikte İstanbul’da “Mecrûhîn ve Zuafây-ı Askeriyeye İmdat ve Müavenet Cemiyet” resmen kuruldu.
13 Ağustos 1876’da Tıp Fakültesi Bakanı Marko Paša önderliğinde çeşitli hükümet ve toplumların temsilcileri bir araya geldi. Kulüp, Cenevre Konvansiyonu tarafından onaylanan logoyu toplantıda kullanamadığı için bir an önce yeni bir logo bulunmasına ve kulüp tüzüğünün hazırlanmasına karar verildi. Kırım’da yapılan çalışmalar sonucunda Türklerin sembol olarak Salib-i Ahmer (Kızıl Haç) yerine Kızılay’ı kullanmaları gerektiği tespit edilmiş ve devlet aracılığıyla tüm ülkelere ihtiyaç duyulmuştur. Geneva Crescent markasının tescili için. Çoğu eyalet o zamandan beri etiketi benimsediklerini açıkladı. Dernek tüzüğü düzenlendi ve yönetim kuruluna sunuldu. Haç yerine hilal kullanmaya karar veren kurul, kuralı onayladı.
1 Nisan 1877’de cemiyet resmi olarak kurulmuş oldu. Başkanlığına Sıhhiye Cemiyeti’nin ikinci başkanı Hacı Arif Bey getirildi. Yapılan toplantıda derneğin adının “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti” olmasına karar verildi.
Yeni kurulan birlik 93 Harbi sırasında özellikle Plevne savunma kuvvetlerinde kendini kanıtladı. Savunma sırasında yaklaşık 1000 yaralıyı tedavi etti. Savaştan sonra Osmanlı Devleti anayasası askıya alınmış ve birçok kurum ve kuruluşun çalışmaları sınırlandırılmıştır. Hilal-i Ahmer kulübü faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı.
1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nın 1897’de patlak vermesinden sonra Hilal Kızılay yeniden öne çıktı. 2 Mayıs 1897’de baş vezirin emriyle cemiyet yeniden göreve çağrıldı. Heyetin ikinci başkanı Nuriyan Efendi başkanlığında bağışlar toplandı. Toplanan parayla kiralanan iki vapur, yaralı askerleri İstanbul’a getirdi ve orduya ilaç aldı. Savaştan sonra kulübün faaliyetleri yeniden durduruldu.
Yılında Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte birçok devlet kurumu gibi Kızılay Cemiyeti de yeniden yapılanmaya başlamış ve kesintisiz bir şekilde restore edilmiştir. Yönetim değişikliğinden sonra toplumun iyiliğine inanan devlet adamları devlet yönetimine katıldı. 1911’de İstanbul’daki büyük Aksaray yangını sırasındaki eylemleri, devletten daha fazla yardım aldı. Paris elçisi Mehmed Rıfat Paşa’nın eşi ve eski hariciye bakanı Rıfat Paşa Hanım’ın kısa sürede cemiyet için 5.000 altın toplaması, başkalarını da harekete geçmeye teşvik etti. Danıştay yeni yönetmelikler hazırladı ve onayladı.
20 Nisan 1911’de yapılan toplantıda cemiyetin kayıtlı yüz üyesi 30 kişilik bir yönetim kurulu seçerek Hakkı Paşa’yı başkan olarak atadı. Derneğin onursal başkanı Veliaht Yusuf İzzettin Efendi oldu. Tophane’nin üç katlı binası Veliaht tarafından dekore edilmiş ve kulübün ilk genel merkezi olmuştur. Karargâh daha sonra II. Mahmut’un türbesi etrafındaki dört katlı bir binaya taşındı.
II. Meşrutiyetin ilanından sonra ülkenin üst kademelerindeki devlet adamlarının çoğu eşleriyle birlikte cemiyete üye oldular. Dr. Besim Ömer Paşa’nın girişimiyle Hilal-i Ahmer Cemiyeti adında bir birim kuruldu. Harbiye Nazırı Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın eşi Prenses Nimet Muhtar Hanım cumhurbaşkanı oldu. Birbirini takip eden devlet savaşlarında kadınlar cephe gerisindeki sivil halkın ve cephedeki askerlerin ihtiyaçlarına yönelik faaliyetler düzenlemiştir. Hemşirelik kursları düzenlediler. Balkan göçmeni kadınların Darüs-sinea adlı sanat evlerini kurdular.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan milli mücadele sırasında Hilal-i Ahmer, işgal kuvveDerneğin genel sekreteri Drtleri ve İstanbul hükümetinin baskısı altına girdi. 16 Mart 1920’de kulüp genel merkezine saldırı düzenlendi. Genel sekreter Adnan Bey, hükümette görev alaması durumdan dolayı Ankaraya taşındı. Eşi Halide Hanım, Hilal-i Ahmer’in kız kardeşi olarak savaşa girdi.
Ekim 1920’de Ankara’da İsmail Besim Paşa, Adnan Bey, Ömer Lütfü Bey ve Esat Paşa’dan oluşan ve Kızılay’ın karargâhı ile Anadolu şube ve misyonlarının bağlı olduğu bir misyon kuruldu. İstanbul’daki karargâh, Ankara’daki misyonun yetkisini artırdı. İstanbul’dan Anadolu’ya acil durum malzemeleri ve çok sayıda sağlık çalışanı gönderildi.
Önemli tarih ve günler ile ilgili diğer yazılarımıza ulaşmak için tıklayınız.