Hayatı ve Eğitim
Alexander Fleming, 6 Ağustos 1881’de İskoçya’nın Ayrshire kentinde bulunan Lochfield çiftliğinde ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası , Alexander 7 yaşındayken vefat etti. Fleming 1895’te ağabeyi Thomas Fleming ile beraber Londra’ya taşınmadan önce Louden Moor Okulu ve Darvel Okulu ile 2 yıl burs kazandığı Klimarnock Akademisinde eğitim aldı. Sonrasında Londra’ya taşınan Fleming, şu an Westminster Üniversitesi olarak bilinen o zamanki adıyla Rogent Street Polytechnic’te iki sene okudu. Buradan mezun olduktan sonra bir denizcilik şirketinde 4 sene kâtip olarak çalıştı. Bu esnada 20 yaşındaki Fleming amcası John Fleming’ den kalan mirasla, doktor olan abisi Tom’un da tavsiyesiyle 1903 senesinde Paddington’da bulunan St. Mary Hastanesi Tıp Okulu’na yazıldı. Fleming bu okuldan 1906 yılında mezun oldu. 1908 yılında yüksek lisans derecesini “akut bakteri enfeksiyonları” konulu teziyle bitirdi.
Alexander Fleming, Londra Ordusu’na bağlı İskoç Alayı’nda 1900’den 1914’e kadar gönüllü asker olarak görev yaptı. Orduda görev almasının yanı sıra Tıp Okulunda tüfek kulübünün bir üyesiydi. Kulübün kaptanı, Fleming’in takımda kalmasını sağlamak için ona St. Mary hastanesinin araştırma departmanına katılmasını önerisinde bulundu. Kaptanının tavsiyesine uyan Fleming, aşı terapisi ve immünoloji çalışmalarında dönemin öncüsü bakteriyolojist Sir Almroth Wright’ın asistanı olarak görev yapmaya başladı. 1908 yılında Bakteriyoloji alanında Altın Medal alan Fleming, aynı üniversitede 1914’e kadar öğretim görevlisi olarak görev yaptı.
Birinci Dünya Savaşı Yılları
Birinci Dünya Savaşı esnasında Alexander Fleming Kraliyet Ordusu’na bağlı Tıp Birliğinde görev aldı. Fleming ve diğer birçok arkadaşları Batı Cephesinde Fransa’nın Boulogne kentinde Wright tarafından kurulan geçici bir laboratuvarda yara enfeksiyonları üzerinde araştırmalarda bulunan bir bakteriyolog olarak çalıştı. Fleming bu geçici laboratuvarda yaptığı araştırmalarda o dönemde sıklıkla kullanılan antiseptiklerin, enfeksiyonları tedavide yetersiz kaldığını, bunun yerine askerlerin yaraları kuru ve temiz tutulursa daha az askerin öleceğini söyledi. Buna rağmen önerisi hemen hemen hiç dikkate alınmadı.
Savaştan Sonra
Birinci Dünya Savaşı 1918’de bitince, Alexander Fleming St. Mary Hastanesi’ne geri döndü ve burada Aşılama Departmanı müdür yardımcısı olarak seçildi. 1928 yılında ise Londra Üniversitesi bakteriyoloji profesörü oldu. 1948’de emeritus bakteriyoloji profesörü olan Alexander Fleming 3 yıl sene sonra 1951’de Edinburgh Üniversitesi Rektörü olarak seçildi.
Bilimsel Çalışmalar
Lizozimin Keşfi
Alexander Fleming’in laboratuvarı hep dağınık olurdu ve bu diğer çalışma arkadaşlarını hep şaşırtmıştı. Ama bu dağınıklık önemli bir keşfi yapmasına vesile oldu. Kasım 1921’de bakteri kültürleri üzerinde çalışırken bakteri kültürüne burnundan bir damla sümük damlamasıyla mukusun bakteri büyümesini etkileyebileceği fikrinden hareketle mukus damlasını bütün bakteri kültürüyle karıştırmaya karar verdi. Birkaç hafta sonra bakterinin çözüldüğünü gözlemleyen Fleming, böylece lizozimi keşfetmiş oldu. Lizozim enziminin keşfi insan bağışıklığı sistemi araştırmalarına da önemli katkı sağladı.
Penisilinin Keşfi
1927 yılına gelindiğinde Fleming, Staphylococcus bakterisinin özelliklerini araştırıyordu. 1928 yılındaStaphylococcus aureus bakterilerinin normal koşullarda gelişimini araştırdı. 3 Eylül 1928’de ailesiyle Suffolk’ta geçirdiği tatilden dönen Fleming, tatile gitmeden önce laboratuvarın bir köşesindeki kaplarda bıraktığı, Staphylococcus bakterilerinin küfle kontamine olduğunu ve küfün hem yanındaki bakterilerin yok edildiğini gözlemledi. Buna karşılık küften daha uzak mesafede bulunan bakteriler normaldi. Fleming Lizozim ’den daha güçlü bir enzim bulduğunu düşündü ve araştırmalarını derinleştirmeye karar verdi. Penisilini stabilize edip saflaştırabilmek için Fleming yanına iki genç araştırmacıyı daha aldı ama ne yazık ki çabaları sonuçsuz kaldı. Aslında Fleming ve ekibi Penisilini artık keşfetmişti fakat penisilini bakteriyel hastalıklarda kullanılabilir bir ilaç haline getirmekte başarısız olmuştu. Yine de Fleming penisilin ile ilgili çalışmalarını ve deneylerinden elde ettiği sonuçlarını 1929 yılında The British Journal of Experimental Pathology dergisinde yayınlanan “ Penicillium kültürünün antibakteriyel etkisi üzerine” başlıklı makalesinde açıkladı.
Fleming’ in Penisilin ile ilgili çalışmalarının üzerinde on yıl geçtikten sonra Oxford Üniversitesi’nden Howard Florey ve Ernst Chain’in önderliğindeki patoloji grubunun yaptığı bazı deneyler sonucunda penisilin maddesini 1939 yılında saflaştırmayı başlardı. Sonrasında farelerle yaptıkları deneylerde, aşırı dozda Staphylococcus verilen farelerden penisilin verilmeyenlerin birkaç saat içinde öldüğü, penisilin verilenlerin ise hayatta kaldığı görülmesi üzerine penisilinin iyileştirici özelliği de şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanmış oldu.
Fleming’in önceden çalıştığı St. Mary’s Aşılama Departmanının yeni ismi Wright- Fleming olarak değiştirilmişti. 1946’da Fleming, Wright-Fleming Enstitüsün başkanı olarak ALmroth Edward Wright ‘ın görevini devraldı. Bunun yanı sıra, Fleming Fleming Genel Mikrobiyoloji Derneği’nin başkanı ve Papalık Bilim Akademisi’nin bir üyesi oldu.
1951’den 1954’e kadar Edinburgh Üniversitesi’nin rektörlüğü yapan Fleming, Amerikan Kızılderili Kiowa kabilesinin Onursal Şefi Doy-gei-tau olarak seçildi.
Fleming, 11 Mart 1955’te Londra’daki evinde kalp krizinden 73 yaşında hayatını kaybetti.