High Frequency Active Auroral Research Program (HAARP kısatlması) adı verilen bir araştırma programıdır.
HAARP yeri nerede?
ABD’de bulunan en yüksek ikinci dağ olan St. Elias dağı, Alaska ve Kanada arasındaki öncelikli sınır bölgesidir.
Alaska körfezinden, 120 Km kadar içeride 5400 metre yüksekte bulunmaktadır.
HAARP nedir?
Haarp’ın en önemli özelliklerinde birisi, güçlü kısa dalga radyo verisisi olmasıdır. Bu frekanslar atmosferde üst tabakalara kadar gönderilebilir. Bu sayede atmosferin üst kısmı olması gerekenden daha yüksek ısıya maruz kalır. Aynen bir mikrodalga fırında olduğu gibi.
Ancak HAARP sistemi, yapısı, antenleri gibi özellikleri ile, bilinen tüm vericilerden daha güçlü olarak biliniyor.
Hakkında ve yapısı konusunda çok fazla gün ışığına çıkan bilgi olmamasına karşın, geçmişte yayınlar ışığında, toplamda 180 adetten oluşan, her biri 25 metre uzunluğundaki anten dizisi olduğudur.
29 hektar gibi bir arazi üzerinde, özellikle Alaska bölgesinde ve yüksek bir konum bulunması, iyonesfere etki etmesi için özellikle seçilmiş olarak görünüyor.
Tesisin sahibi olarak, ABD savunma bakanlığı görülmekte ve radar istasyonu olarak kurulduğu, ve bütçe kesintilerine uğradığı için zaman zaman, aksadığı da yazılmış.
Ancak komplo teorilerinde, bu anten dizisinin teknik olarak, 2,8 ile 7 Mhz arasında bir dizisi, bir diğer dizisinin 7-10 Mhz frekans bandında çalıştığı, her bir antenin alt kısmınd (yerden 4,5 metre) reflektörleri ile dönen yansımaları tekrar yukarı gönderdiği, ve yoğunlaştırdığı göze çarpmış.
Asıl öne çıkan ise, her bir vericinin 10.000 vat RF güç değerine sahip olması, tüm antenler birleştiğinde, oluşan gücün 3,6 milyon vat çıkış sağladığı ve bügün bilinen tüm verici toplamlarında yüksek olduğu iddia edilmiştir.
Resmi olarak ise; HAARP iyononesferin özellikleri ve davranışları üzerine inceleme yapmayı amaçlayan bilimsel bir projedir.
Farklı görüşlere göre, bir ufuk ötesi radarı, iklim koşullarına müdahale aracı veya yeraltı kırılgan fay hatları rezonansında sinyal üretiebilme kapasitesine sahip deprem makinası olarak teoriler sıkça duyulmaktadır.
Bu komplo teorileri, şiddetli doğa olayları sonrasında, tartışılırken, bilimsel veya fiziksel bir kanıt görülmemiştir.
Hali hazırda bu projede ABD savunma bakanlığı yanısıra, UCLA, MIT Cornell üniversiteleri, SRI International Geoscape Inc. gibi şirketler de iştirakta bulundukları kayıtlara geçmektedir.
Ülkemizde de 1999 yılında ve bu yazıyı henüz yayına aldığımı günlerde yaşadığımız, acı deprem felaketleri ile bağı da sürekli tartışma konusu olarak gümdeme gelmektedir.